İSTANBUL 1.AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
DOSYA NO : 2023/123 Esas
MÜDAHİL : …………………
VEKİLİ : EFDAL HUKUK BÜROSU
KONUSU : 26/11/2020 Tarihli duruşmada Cumhuriyet Savcısının mütalaasına karşı itiraz ve beyanlarımızdır.
AÇIKLAMALAR :
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12/03/2020 tarihli iddianamesinde Sanık XXXX’in, Türk Ceza Kanunu’nun 109/2-3.a, 53/1, 54/1, 63, 168/3.1, 125/1, 102/2, 103/3-d.1 maddeleri gereğince, Hakaret, Silahla Yağma, Cebir Tehdit veya Hile kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Nitelikli Cinsel Saldırı suçlarından ötürü kamu davası ikame edilmiştir ve iddianame mahkemeniz tarafından 18/03/2020 tarihinde kabul edilmiştir. 26/11/2020 tarihinde Cumhuriyet Savcısı mütalaasını vermiştir. Dosyanın gelmiş olduğu aşamada savcılıkça verilen mütalaaya itiraz etme ve beyanda bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki ;
1-) Dosyaya konu olay yaşandıktan sonra şüphelinin ifadeleri sürekli olarak çelişkiler içermektedir ve itibar edilmemelidir ;
Savcılık huzurunda 23/01/2020 tarihinde verdiği ifadesinde ” … ve altınları bırakarak konteynırdan acele bir şekilde çıkıp gitti. …” şeklinde beyanda bulunmuşken aynı gün sevkedildiği Sulh Ceza Hakimliğinde 23/01/2020 tarihindeki ifadesinde ” … Hatta köpeklerin saldırdıklarını düşünerek kapıyı açtım ancak, Sevda’nın gittiğini görünce arkasından gitmedim. … ” şeklinde beyanda bulunmuştur, Emniyette 22/01/2020 tarihindeki ifadesinde ise ” … A konteynırın kapısını açtı ve acele ile dışarıya çıkar iken benim köpeklerim havlamaya başladı. Sevda panik ve suçluluk duygusu ile koşarak gider iken ıslanmış olan zeminde ayağı kaydı ve iki defa taşlık olan yere düştü, kalktı ve yaya olarak ayrıldı. …” demiştir. Peşpeşe günlerde verdiği bu ifadelerin her birisinde müşteki AB’nin konteynırdan ayrılışını farklı farklı anlatarak çelişkiye düşmüştür. Gerçek şu ki şüpheli, müştekiyi kaçmaya çalışırken dahi yerde sürükleyerek darp ettiği için olayı sürekli çelişkili olarak aktarmaktadır. Bu olaya dair ise müşteki olan müvekkilimin bütün ifadeleri uyumludur ve çelişki yoktur. Darp raporu ve dosyada bulunan müvekkilimin darp edildikten sonraki görüntüleri bu konuda delil teşkil etmektedir.
Şüpheli Savcılık huzurunda 23/01/2020 tarihinde verdiği ifadesinde ” Ben AB ile yaklaşık 3.5 yıldır birlikteyim. Kendisiyle kısa süre önce evlenme kararı almıştık. Kendisi ile aramızda herhangi bir sorun yoktu. … ” şeklinde beyanda bulunmuşken Emniyette 22/01/2020 tarihli ifadesinde ” … kendisi ile 2020 yılı Nisan ayı içinde evlenmeye karar verdik. …” şeklinde beyanda bulunmuştur. Gerçekte ise müştekinin beyanlarındaki gibi son aylarda sürekli olarak şiddetli tartışmalar neticesinde ayrılıklar ve kısa barışmalar yaşanmaktadır. Müvekkilimin öz kızı olan CB ‘in 22/01/2020 tarihinde kolluk kuvvetlerine verdiği ifadeden bu durum anlaşılacaktır. Sms, whatsapp kayıtlarındaki mesajlardan net olarak anlaşılmaktadır. Şüphelinin bu durumdan bahsetmek yerine evlilik planınından bahsetmesi ise bu şekilde suçunu gizleyeceği düşüncesiyle oluşturduğu kurgudur, bu nedenle her ifadede de çelişkiler artmaktadır. Müşteki şahısla medeni olarak ayrılacağını düşündüğü için iletişimi koparmamıştır. Şüpheli ise olay gününe kadar ayrılık olayını kabullenememiştir. Savcı mütalaasında 3.5 yıldır gönül ilişkisinin bulunduğundan bahsedilirken son yıllarda müvekkilimin ayrılma yönündeki mesajları ve aylar süren ayrılık zamanları göz ardı edilmiştir. Bununla ilgili mesajların görüntüleri tarafımızca dosyaya daha önceden sunulmuştur.
Şüpheli Savcılık huzurunda 23/01/2020 tarihinde verdiği ifadesinde Sevda AB’nin telefonuna mesaj geldikten sonra AB’nin bir kişiyle görüştüğünü anladığından bahsederken, Emniyette 22/01/2020 tarihinde alınan ifadesinde ” … Ben bana bunu anlat dediğimde A tanımadığı adamlarla cinsel birliktelik yaşayarak para aldığını söyledi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkeme huzurunda ise para karşılığı ilişki şeklinde bir beyanda bulunmamıştır. Şüpheli açıkça gerçekten uzak kendi oluşturduğu kurguları aktarmış hatta suçunda indirim sebebi olacağını umarak müştekiye iftira atmaktan dahi çekinmemiştir.
Şüpheli 22/01/2020 tarihinde Emniyette verdiği ifadesinde ” … Ben sonra dışarıda A’nın cep telefonunu sokakta düşürmüş olduğunu gördüm…” derken 23/01/2020 tarihli Savcılık huzurundaki ifadesinde ” … Giderken cep telefonunu düşürmüş. Ben cep telefonunu bahçemde gördüm….” şeklinde beyanda bulunmuştur. Sulh Ceza Hakimliğinde 23/01/2020 tarihli sorgusunda ise -konteynırda- düşürdüğünü ve ışığının yanması ile bulduğunu söylemiştir. Gerçekten uzak bir kurgu olduğu için yine üç farklı senaryo oluşturmuştur. Kaldı ki yağmurlu ve etrafın çamurlu olduğu yerde telefon düşse bozulması da gerekirdi. Gerçekte ise müştekinin tüm çelişkiden uzak ifadelerinde belirttiği gibi XY olayları gerçekleştiğinden kendisi telefonu vermemiştir. Sonradan müvekkilin kardeşine teslim etse dahi çelişkili ifadelerinden de anlaşıldığı üzere ”yağma” suçunu işlemiştir.
2-) Olay gününün en yakın tanığı YZ , olaydan 2 gün sonra 23/01/2020 tarihinde kolluk kuvvetlerine verdiği ifadesinde ” … 21/01/2020 günü saat 18:10 sıralarında ikametimde tek başıma bulunduğum esnada ikametimin kapı ve camına şiddetli bir şekilde vurulma sesi geldiğini duydum. Bunun üzerine hemen kapıya giderek kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda ikametimizin yan tarafında bulunan AB isimli şahsın panik içerisinde ‘abla kapıyı aç, hemen polisi ara, bu adam beni öldürecek.’ dediğini duydum. Bunun üzerine kendisini evin içerisine aldım. … itibariyle üzeri çamur içerisindeydi. Çok korkmuş, titrer ve ağlar bir şekildeydi. … ” şeklinde ifade vermiştir. Olayın hemen peşine kolluğa bu şekilde ifade vermişken 02/07/2020 tarihli Ağır Ceza Mahkemesinin duruşmasında ilk ifadesiyle tamamen çelişir şekilde şu şekilde ifade vermiştir : ” … birden Sevda kapıma geldi, bende kapıyı açtığımda üstü başı çamur içindeydi, ne oldu diye sorduğumda bana gelene kadar düştüğünü söyledi. Sonra kendisini eve aldım, benden hemen polisi aramamı istedi, sanığın kendisini tehdit ettiğini söyledi. ” Tanık ilk ifadesinde olayı gerçek haliyle anlatmışken aradan geçen zamanda şüpheli ve yakınlarının kendisiyle irtibata geçtiği aşikardır. Mahkemede bu çelişki sorulduğunda ”olayın etkisi ile belki farklı konuşmuş olabilirim.” demiştir. Kolluğa verdiği ifade de komşusunu tanığını samimiyetlerinin olmadığını söylemesine rağmen ifadelerindeki bu denli çelişki göz önüne alınarak 23/01/2020 tarihinde kolluk kuvvetlerine verdiği ifade dikkate alınmalıdır. T.C YARGITAY 4.Ceza Dairesi Esas: 2020/ 413 Karar: 2020 / 9930 Karar Tarihi: 14.09.2020 kararında tanığın sonradan ifade vermesinde araya zaman gireceğinden ilk ifadesiyle aradaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği aksi halde hükmün bozulacağı belirtilmiştir. Dosyaya konu olayda hakkaniyetle bakıldığında tanığın ilk ifadesine itibar edilmesi gerektiği aşikardır.
Duruşma zabıtları incelendiğinde müvekkilimin asla, tanık beyanlarına katıldığı şeklinde bir beyanının olmadığı veya sessiz kalarak onayladığı gibi bir durum olmadığı gibi tam aksine tutarlı şekilde tanığın ilk olarak kolluğa verdiği ifadesini doğrular şekilde ifadesini tekrarladığı görülecektir.
3-) Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre hüküm kurulurken ”mağdurun kendi şeref ve onurunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için sebep bulunup bulunmadığı” hususuna dikkat edilmelidir. Özellikle cinsel suçlarda delil elde etmenin koşulları ve de sürecin mağdur açısından ne denli zorlu olduğu nazara alınmalıdır. Davaya konu olayda müvekkilim kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, 40 yaşında erişkin çocukları olan bir kadındır. Yargıtay 14. CD. K.2012/9346 (ek-1) içtihadında olduğu gibi kendi şeref ve onurunu ilgilendiren dava dosyasında değerlendirilen cinsel suçları öne sürmesi kendisi açısından oldukça ağırdır.
Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre mağdurun beyanlarının hayatın olağan akışına uygun, tutarlı ve çelişkisiz olması gerekmektedir. Yargıtay’a göre mağdurun olayı anlatım biçimi ve hikayesi, hayatın olağan akışına uygun olmalıdır. Mağdurun beyanı tüm aşamalarda birbiriyle uyum göstermeli, samimi, ısrarlı ve herhangi bir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde açık olmalıdır. Dosya içindeki mağdurun beyanlarına bakıldığı tamamen tutarlı, çelişkiden uzak ve samimidir. Mağdur beyanı teknik delillerle çelişmemektedir. Ancak sanığın beyanları hastane raporu başta olmak üzere teknik delillerle de çelişmektedir. Tarafla husumetinin olmadığı da baz alındığında hukuken mağdur beyanı dikkate alınmalıdır. Kaldı ki sanık da mağdur ile arasında husumet olmadığını belirtmektedir.
Müvekkilimin tutarlı açıklamalarını adli tıp raporu da onaylamaktadır. Raporda genital bölgesinde ve çevresinde morluklar, omuzlarında ve vücudunun çeşitli yerlerinde ekimoz ve morluklar tespit edilmiştir. Açıkça darpa ve cinsel saldırıya uğradığı anlaşılmaktadır. Müvekkilim ruh sağlığı bozulacak şekilde nitelikli bir cinsel saldırıya maruz kalmıştır. Cumhuriyet Savcısı mütalaasında ”Mağdurun alınan doktor raporunda her iki alt bacak birleşkesinde kızarıklık, sol bacakta 3 cm lineer abrazyonun olduğu ve BTM ile giderilebilir şekilde yaralandığının tespit edildiği,” demesine rağmen darp ve cinsel saldırıdan şüpheden uzak şekilde delil bulunmadığını belirtmesini anlamak mümkün değildir.
4-) Sanık XY müvekkilime ait telefon ve altınları olay günü zorla alarak yağma suçunu işlemiştir. Sonradan altınları savcılığa teslim etmiştir. Müvekkilimin telefonunu ise olaydan sonraki gün müvekkilimin kardeşine teslim etmiştir. Sanık yaptığı bu hareketlerle yağma suçunu işlediğini kabul etmiş bulunmaktadır. Olay sırasında kullandığı yasaklı bıçaklarda da krıminal raporlarda da görüldüğü üzere ve müvekkilimin tutarlı ifadelerinden de anlaşıldığı üzere yağma suçunun nitelikli hali olan ‘Yağma suçunun silahla işlenmesi’ fiilini gerçekleştirmiştir. Sanık, her ne kadar yağma sonucu elde ettiklerinden yararlanmamış olsa da; Yargıtay 14.CD 2015/5512 Esas-2015/10260 Karar (ek-2) sayılı karardan da anlaşılacağı üzere yağma sonucu eşyalardan menfaat elde edilmese bile yağma suçundan ceza verilmesi gerekmektedir. Ayrıca adli emanete konulan müvekkilime ait eşyaların da müvekkilime iadesini talep ediyoruz. Davaya konu olaya bakıldığında yağma suçunun şüpheden uzak şekilde gerçekleştiği açıkça anlaşılmaktadır. Sanık kendisi silahla yağma suçunu işlemiş, sonradan yağmaladığı altınları kendisi iade etmişse açıkça yağma suçunu işlediğini kabul etmişken ; yağma suçunun oluşmadığını belirtmek açıkça hukuka aykırıdır.
5-) Sanık İstanbul 3.Sulh Ceza Hakimliğine 23/01/2020 tarihinde verdiği ifadesinde ”…Daha sonra ben A’ya ‘Bu yaptığını herkes bilecek’ deyince…” demiştir. Sonrasında bulduğunu iddia ettiği müvekkilime ait olan telefonu müvekkilimin erkek kardeşine verirken de müvekkilimin erkek kardeşine ısrarla müvekkilimin başkalarıyla ilişkilerinin olduğunu ve benzer ifadelerini aktararak müvekkilime zarar vermesi için kardeşini kışkırtmaya çalışmıştır. Konuyla ilgili olarak mahkemenin net olarak olayı incelemesi ve kanaat oluşturması için takdir edilirse müvekkilin kardeşi ve kızı dinlenebilir. Sanık olay gerçekleştikten sonra müvekkilimin öz kızı CB’i de arayarak aynı şekilde annesini kötüleyen sözler söylemiş ertesi gün de kendisini aramasını isteyerek mesaj atmıştır. Sanık, olay sonrası dahi psikolojik saldırılarına bu şekilde devam etmiştir. 22/01/2020 06:35 tarihinde olay sonrası müvekkilimin verdiği ifade de bahsettiği tehditleri o gün ve ertesi gün müvekkilin kardeşini ve kızını arayarak gerçekleştirmiştir. Sanık müvekkilimi aile ve iş çevresine dedikodu olarak karalamaya çalışmaya devam etmiştir ve sonrasında da devam edeceğini belirtmiştir. Herhangi bir pişmanlığı söz konusu değildir.
Kamuoyunda maalesef sık sık kadın cinayetleri haberleri yer almaktadır. Davaya konu olayda müvekkilim kendisini kaçarak kurtarmasaydı, sanık tarafından yüksek ihtimalle öldürülecekti. Öldüresiye dayak yemiş ve kaçarak kendisini kurtarmıştır. Öldürmeyi gerçekleştiremeyen sanığın beraat alması veya sadece basit yaralamadan ceza alması hayatının geri kalanında kadına şiddet konusunda kendisini teşvik edeceği gibi kamuoyunda adalete olan güveni de zedeleyecektir. Bu nedenle dosya değerlendirilirken somut maddi delillere ve tanık, sanık, mağdur beyanlarının değerlendirilmesinde hukuka uygun değerlendirme yapılmasını istirham ediyoruz.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığımız ve sayın mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerle ;
Sanık XY’in dosyada yöneltilen Hakaret, Silahla Yağma, Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Nitelikli Cinsel Saldırı suçlarının unsurlarını oluşturduğu şüpheden uzak şekilde somut olarak delilleriyle ortadadır. Bu nedenle bu suçların kanunda öngörülen en üst sınırından ceza almasını,
Olay gerçekleştikten sonraki müşteki ve yakınlarına karşı olan söz ve davranışları dikkate alınarak taktiri cezada indirim nedenlerinin uygulanmamasını,
Sayın mahkemeden müvekkilim adına saygılarımla arz ve talep ederim.07/01/2021
BEYANDA BULUNAN MÜŞTEKİ VEKİLİ
EFDAL HUKUK BÜROSU
Ekler : Yargıtay 14. CD. K.2012/9346(ek-1),Yargıtay 14.CD 2015/5512 Esas-2015/10260 Karar(ek-2),
—————————————————————————————————————–
EK-1 :
YARGITAY 14. Ceza Dairesi Esas Yıl/No: 2011/10722 Karar Yıl/No: 2012/9346 Karar tarihi: 02.10.2012
CİNSEL TACİZ SUÇU – LİSE ÖĞRENCİSİ OLAN MAĞDURENİN KENDİ ONUR VE NAMUSUNU İLGİLENDİRDİĞİ – SANIK İLE ARALARINDA ÖNCEYE BİR HUSUMETLERİNİN BULUNMADIĞI – YAKLAŞIK BİR YIL BOYUNCA EVİN CAMININ İÇ KISMINDAN PİJAMASINI İNDİRİP CİNSEL ORGANINI GÖSTERME EYLEMİ
ÖZET: Lise öğrencisi olan mağdurenin kendi onur ve namusunu ilgilendiren bir konuda, kendisinden kırk iki yaş daha büyük olan sanığa iftira atmasını gerektirir, sanık ile aralarında önceye dayalı herhangi bir husumetlerinin bulunmadığı gibi, mağdure ve annesinin aşamalardaki tutarlı ve samimi görülen anlatımlarına, tanık H. nın beyanları ve dosya içeriğine göre; okula gidip gelmek için sanığın evinin önünden geçen mağdureye, bu geçişleri sırasında yaklaşık bir yıl boyunca evin camının iç kısmından pijamasını indirip cinsel organını gösterme biçiminde gerçekleşen eylemlerinin zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden soyut ve kanuni olmayan gerekçelerle beraatine karar verilmesi, isabetsizdir.
(5237 S. K. m. 105)
Dava: Cinsel taciz suçundan sanık A.in yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan beraatine dair Kastamonu Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 16.04.2009 gün ve 2008/ Esas, 2009/ . Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi katılanlar vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Lise öğrencisi olan mağdurenin kendi onur ve namusunu ilgilendiren bir konuda, kendisinden 42 yaş daha büyük olan sanığa iftira atmasını gerektirir, sanık ile aralarında önceye dayalı herhangi bir husumetlerinin bulunmadığı gibi, mağdure ve annesinin aşamalardaki tutarlı ve samimi görülen anlatımlarına, tanık Havvanın beyanları ve dosya içeriğine göre; okula gidip gelmek için sanığın evinin önünden geçen mağdureye, bu geçişleri sırasında yaklaşık bir yıl boyunca evin camının iç kısmından pijamasını indirip cinsel organını gösterme biçiminde gerçekleşen eylemlerinin zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden soyut ve kanuni olmayan gerekçelerle beraatine karar verilmesi,
Sonuç: Kanuna aykırı, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK. nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
—————————————————————————————————————————————–
EK-2 :
YARGITAY 14. Ceza Dairesi Esas Yıl/No: 2015/5512 Karar Yıl/No: 2015/10260
Karar tarihi: 05.11.2015
KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA VE YAĞMA SUÇU – MAĞDURENİN ELİNDEN ZORLA TELEFONUNU ALIP CEBİNE KOYDUĞU – SANIĞIN MAĞDUREYİ SAÇINDAN TUTUP SÜRÜKLEYEREK BOŞ ARAZİYE GÖTÜRÜP CİNSEL SALDIRIDA BULUNDUĞU – BERAAT KARARININ İSABETSİZLİĞİ – HÜKMÜN BOZULDUĞU
ÖZET: Dosya kapsamına göre, sanığın, olay gecesi yürüyerek evine gittiği sırada cep telefonuyla konuşmakta olan mağdurenin elinden zorla telefonunu alıp kapatarak cebine koymasının ardından mağdureyi saçından tutup sürükleyerek boş araziye götürüp cinsel saldırıda bulunduğu sabit olduğu halde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve geceleyin yağma suçlarından mahkumiyeti yerine dosya kapsamına uygun olmayan yazılı gerekçelerle beraatine karar verilmesi, hükmün bozma sebebidir.
(5237 S. K. m. 109, 148)
Dava ve Karar: İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi.
Sanık müdafiin kanuni süresinden sonra talepte bulunması, katılan vekilinin de kanunen hakkı bulunmaması nedeniyle duruşmalı inceleme istemlerinin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık müdafii ile katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Dosya kapsamına göre, sanığın, olay gecesi yürüyerek evine gittiği sırada cep telefonuyla konuşmakta olan mağdurenin elinden zorla telefonunu alıp kapatarak cebine koymasının ardından mağdureyi saçından tutup sürükleyerek boş araziye götürüp cinsel saldırıda bulunduğu sabit olduğu halde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve geceleyin yağma suçlarından mahkumiyeti yerine dosya kapsamına uygun olmayan yazılı gerekçelerle beraatine karar verilmesi,
Sonuç: Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)