T.C.
YARGITAY
ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
Esas : 2021/1326
Karar : 2022/3365
Tarih : 25.04.2022
YİDK KARARININ İPTALİ İSTEMİ
MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ İSTEMİ
BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİN YATIRILMASI İÇİN SÜRE VERİLMESİ
GİDER AVANSI
KESİN SÜRE
( 6100 s. Hukuk Muhakemeleri K m. 90 , 94 )
( 556 s. KHK m. 7 , 8 , 47 , 53 )
ÖZET
Dava, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, davacıya
verilen kesin süreye rağmen ek gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiştir. Mahkemece, 09.10.2019 tarihli celsede Dairemizin bozma ilamı kapsamında bilirkişi raporu
alınmak üzere belirlenen bilirkişi ücretinin yatırılması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş,
davacı vekilince de 2 haftalık kesin süre sonrasında 23.01.2020 tarihinde gider avansı yatırılmıştır. Her
ne kadar davacı vekilince kesin süre bittikten sonra masraf yatırılmış ise de, masrafın kesin sürenin
verildiği celse ile bir sonraki celse arasında yatırılmış olması nedeniyle davacı vekilince celse
atlanmasına ve yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğinden mahkemece, kesin süre içinde
bilirkişi masrafının yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi yerinde
görülmemiştir.
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2020
NUMARASI : 2019/242-2020/347
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak
verilen 26.10.2020 tarih ve 2019/242 E. – 2020/347 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili
tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için
Tetkik Hakimi Mehmet Akif Çolak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki
dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp,
düşünüldü:
Davacı vekili, davalı Şükran Berber’in 2013/98068 sayılı “Bolulu Tatlıcım + şekil” ve 2013/98066 sayılı
“Bolulu Kurabiyecim + şekil” ibareli 30. sınıf emtiayı kapsayan markaların tescili için başvuru yaptığını,
müvekkilinin başvurulara, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a, c, maddeleri gereğince ve “BOLULU ÇİKOLATA” ve
“BOLU ÇİKOLATASI” ibareli markaları uyarınca itiraz etiğini, itirazın haksız olarak reddedildiğini,
müvekkilinin “BOLÇİ” ve “BOLU ÇİKOLATASI” ibarelerini tescilsiz biçimde kullanarak 556 sayılı KHK.’nın
8/3 maddesi gereğince önceye dayalı hak sahipliği elde ettiğine dair mahkeme kararlarının bulunduğunu
ve kararların Yargıtay incelemesinden de geçerek onandığını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu,
davalının müvekkiline ait tanınmış markaya iltibas oluşturacak şekilde marka tescil başvurusunda
bulunmasının kötüniyetin göstergesi olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın anılan kararlarının iptaline, tescil
edilmiş olması halinde diğer davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar
verilmesini istemiştir.
Davalı Şükran Berber vekili, davacının tanınmış markasının “BOLÇİ” ibareli marka olduğunu, başvuru
markaları ile davacının tanınmış markası arasında iltibasın oluşmayacağını, davacının itiraza dayanak tescilli
markalarının da hükümden düştüğünü, davacının önceye dayalı hakkının da bulunmadığını savunarak
davanın reddinekarar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; aralarında fiili hizmet sınıfında
uzmanın bulunduğu bir heyetten rapor alınmasına ve davacı vekilinin bu kapsamda ek bilirkişi ücreti
yatırmasınakarar verildiği, ancak davacının kesin süreyerağmen ekavansıyatırmadığından bilirkişi deliline
dayanmaktan vazgeçtiği kabul edilerek, Yargıtay bozma ilamındaki bozma kararının davalılar lehine
olduğundan davalı tarafın 2013/98068 başvuru sayılı “Bolulu Tatlıcım+Şekil” ibareli markasına yönelik
Türk Patentin 2015-M-5125 sayılı YİDK karar ile davalı tarafın 2013/98066 başvuru sayılı “Bolulu
Kurabiyecim+Şekil” ibareli markasına yönelik Türk Patentin 2015-M-5132 sayılı YİDK kararına karşı,
davacı itirazlarıkanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddinekarar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyizetmiştir.
Dava, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemineilişkin olup, mahkemece, davacıya verilen
kesin süreyerağmen ek gideravansının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddinekarar verilmiştir.
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an öncetecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce
yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun
bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır.
Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle karar tarihinde yürürlükte olan
HMK’nın 90. maddesinde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp
çoğaltılamaz. Buna karşın, HMK 94. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin
değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra datarafın
isteği üzerineyeni bir süretanımayoluna da gidebilir. Bu takdirdeverilen ikinci sürekesindir. Hakim kendi
belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf
yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse
hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süreiçerisindeyerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten
sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka
dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden
olmaktadır. Bu itibarla, geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok
yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına
uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara
kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker
belirtilmelidir. Bunun yanındaverilen süreyeterli, emredilen işler, gerekli veyapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca
hakim süreye uyulmamanın sonuçlarınıaçıkçaanlatmalı, tarafları uyarmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, 09.10.2019 tarihli celsede Dairemizin bozma ilamı kapsamında bilirkişi
raporu alınmak üzere belirlenen bilirkişi ücretinin yatırılması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre
verilmiş, davacı vekilince de 2 haftalık kesin süresonrasında 23.01.2020 tarihinde gider avansı yatırılmıştır.
Her ne kadar davacı vekilince kesin süre bittikten sonra masraf yatırılmış ise de, masrafın kesin sürenin
verildiği celse ile bir sonraki celse arasında yatırılmış olması nedeniyle davacı vekilince celse atlanmasına
ve yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğinden mahkemece, kesin süre içinde bilirkişi masrafının
yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın
temyizeden davacıyararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı
yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,
25.04.2022 tarihinde oybirliğiylekarar verildi.
0546 649 41 47
bilgi@efdalhukukburosu.com
Pzt - Cum 09.00 - 19.00
Bilgi mi almak istiyorsunuz?
Bize Ulaşın
Ön görüşme için bize ulaşın.